Okuduğunuz kitaplarda, dost sohbetlerinde veya okulda "kokona" tabirini mutlaka duymuşsunuzdur. Belirli bir insan modelini tarif etmek için kullanılan bu ifade, aslında adamlık dininin önemli karakter çeşitlerinden biridir. Bütün özellikleri din ahlakına ters olmasına rağmen, halk arasında çok yaygın kabul görmüş ve hatta kimi çevrelerce saygın kabul edilmiştir. Bu kabulün sebebi belki de bu karakterin bütün olumsuz yönlerinin, akılcı ve mantıklı bir şekilde, Kuran ahlakı ile kıyaslanarak tarif edilmemiş ve insanların gözleri önüne serilmemiş olmasıdır. Ancak bu bölümde okuyacaklarınızla söz konusu karakterin bütün çirkinliklerine şahit olacak ve karşınıza çıkan din ahlakından uzak birçok insanın bu karakteri bütün kurallarıyla uyguladığını göreceksiniz.
Kokona karakteri yapmacıklık üzerine kuruludur
Kokona karakterinin en önemli özelliklerinden biri, bu karakteri taşıyan kişinin hiçbir zaman gerçek ruh halini, kişiliğini kullanmamasıdır. Tüm hayatı yapmacıklık üzerine kuruludur. Hiçbir zaman olaylara karşı samimi, doğal ve içinden geldiği gibi tepki vermez. Sevgisini içinden geldiği gibi göstermez, kalbinden geçenleri olduğu gibi söylemez, gerçek ruh halini belli edecek şekilde bakmaz veya konuşmaz.
Yapmacıklık, kokona karakterini taşıyan insanların ana özelliklerindendir. Bu yapmacıklığın getirdiği sahtekar bir ruh hali içinde olurlar. Örneğin kokona karakteri gösteren bir insan, hiç umursamadığı bir olay karşısında çok üzülmüş görünümüne bürünebilir. İçinde hiçbir şey hissetmemesine rağmen cahiliye kıstaslarının bir gereği olarak "vah vah", "ah canım, sonra ne oldu", "görüyor musun sen şu işi" gibi ifadelerle dinlediği olayın kendisi açısından ne kadar üzüntü verici olduğunu anlatmaya çalışabilir. Ancak bu tepkiyi verirken sadece söylediği sözler değil, ses tonu, bakışları, yüz ifadesi, el hareketleri hatta oturuş şekli bile yapmacıktır. 40 yıl boyunca beraber olduğu ve bütün ömrünü beraber geçirdiği en yakın arkadaşına dahi hayatı boyunca bir kere bile gerçek yüzünü göstermemiş, gerçek sesiyle konuşmamış veya gerçek kişiliğini yansıtmamış olabilir.
Kokona karakteri taşıyan kişi, hiçbir zaman hiçbir insana karşı gerçek sevgi duymaz ve göstermez. Çünkü bu karakterde yapmacıklığın yanı sıra bencillik hakimdir. Bu karaktere sahip bir insanın hayatta en çok sevdiği kişi kendisidir. Herkesten çok kendisini beğenir. Herkesten daha akıllı ve kültürlü olduğunu düşünür. Hayatta kendisinden daha çok değer verdiği kimse yoktur. Çocukları, kocası veya anne ve babası da dahil olmak üzere… Bu nedenle kimseyi içinden gelerek, içli ve samimi bir sevgiyle sevemez. Dolayısıyla sevgi gösterileri de çok yapmacıktır. Örneğin hiçbir zaman karşısındaki kişiye içinden geldiği gibi sarılamaz, iltifat edemez, onun güzel yönlerini görüp dile getiremez. İltifatları her zaman gösterişe dayalıdır ve sahtedir.
Bu karakterdeki insanlar genellikle sadece karşısındaki kişinin güzel bir kıyafetini över, nereden aldığını veya kaça aldığını sorar. Ya da saç modelini beğenir, nerede yaptırdığını öğrenmeye çalışır. Bir mücevher dikkatini çeker, buna iltifat eder. Ancak hiçbir zaman karşısındakinin ahlakına veya görünümüne yönelik güzel özellikleri övmez. Örneğin tevazuyu, merhameti, sabrı, vicdanı, Allah korkusunu, cesareti, cömertliği dile getirmez. İnsanların fiziksel güzelliklerini de ön plana çıkarmak istemez. Bu nedenle sevgi göstermeyi ve gönül almayı bilmez.
Bu karakteri yaşayan kişinin her zaman iki yüzü, iki ses tonu, iki kişiliği vardır. Bunlardan biri kendisine ait olan diğeri ise dışarıya gösterdiğidir. Örneğin hiçbir zaman kalbinden geçenleri karşısındakine anında söyleyecek bir dürüstlüğe sahip değildir. Bir insanı sevmese bile, ona karşı yapmacık sevgi gösterilerinde bulunabilir. Cahil bulduğu bir insana, sahtekarca, ne kadar kültürlü olduğunu anlatabilir, hiç beğenmediği bir kıyafete övgüler yağdırabilir. Bu nedenle kokona karakteri gösteren insanların sözüne genellikle güven duyulmaz. Fikrine danışılmaz çünkü mutlaka gerçek fikrini gizleyeceği ve ortama en uygun bulduğu sözü söyleyeceği düşünülür. Böyle bir karakterdeki kişinin neşesi de doğal ve samimi değildir.
Gerçekten keyif aldığı, ruhen zevk aldığı veya sevindiği için değil, gülmesi gerektiğini düşündüğü için güler. Kalbinde sıkıntı ve azap yaşarken yüzünde gülümseme olur. Hiç zevk almadığı insanların yanında, çok sıkıldığı ortamlarda bile -eğer çıkarı bunu gerektiriyorsa- neşeli görünümünden taviz vermez. Gururuna ağır gelen bir durumda, aşağılandığını hissettiği bir anda veya insanların kendisine değer vermediği ortamlarda dahi suni kahkahalar atabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder